bu gün..


bu gün uzun zamandır düşlemediğim bişeyi düşündüm..aklıma geldi öylesine..herşey bu kadar ağırken belkide hayaller küçük bir pencere açarda,gün ışığı görebilirim diye..

birini düşündüm..şimdiye kadar hiç karşılaşmadığım birini,düşüncelerini,sözcüklerini hiç bilmediğim birini..sonra ona doğru olabilecek yolculuğumu düşündüm..

bütün herşeyi bir köşede bırakıp,kaybettiğim bütün savaşları,yolculuga cıkarken alınması gereken en önemli şeyleri,dünyaya olan inadımı,yazdıgım tüm yazıları,söylediğim tüm şarkıları bırakıp..

çok uzun,çok soğuk bir yolculuk düşledim..

kitapta yazdığı gibi 'zahir'imi bulmaya giden bir yolculuk..

önemli olan gidilen yer yada kişi değil,yapılan o gidiş,süreç..

o yolda karşılaştığım tüm duygulara yeni birisiymiş gibi bakarak devam etmek,sil baştan yeni..

ezberlediğim sonları bile saçma bir umutla bezeyerek,yeniden öğrenerek,canımın yanacağını bilsemde eksik kalan herşeyi tamamlayarak gidilecek bir yol..

yazamıyorum bugün adam gibi,öyle bi etkisine aldı ki bu düş beni tek istegim onu bulmak..

sonra garip bi şekilde tamda bunları anlatan bi şarkıya rastladım durduk yere..belki de onun sözlerini buraya yazmam daha sağlıklı olacak :)


'Yürüdüm,yürüdüm..

çok yollardan geçtim inan çok büyüdüm..

Düşündüm,düşündüm..

sebebini bulamadım neden neden neden çok üzüldüm?..

Aç kapını lütfen,çünkü ben geldim

Çok üşüdüm, çok soğuk yerden geldim

Bana bana biraz gülümser misin?

Kimseye sormadım,yolu kendim buldum geldim

Simsiyahların içinden sana karbeyaz geldim

Beni biraz sever misin?

Ben geldim!..

Üstüm biraz tozlu, yolda çok düştüm geldim

Ellerim çizik üzgünüm, dikenliklerden geldim

Kalbim paramparça ama sana topladım geldim

Bir bilsen neler yazdım, hepsini yaktım geldim

Annemi bıraktım sana, kimsesiz geldim

Çocukluğumun söküklerini dikebilir misin?

İzin ver de oturayım lütfen, bacaklarımı çok yordum geldim

Kusura bakma üstüm ıslak, büyük yağmurlardan geldim

Anlatsam herşeyi, dinler misin?

Yanıma para almadım, beş kuruşsuz geldim

Yolda biraz acıktım ama sana,dayandım geldim

Hiç yokken hep olmak nedir,bilir misin?

Kendime.. devdim!devdim!devrildim geldim

Kardım,buzdum eridim,erittim geldim

Aşkı sırtıma aldım,taşıdım,evladım dedim

Açtım,soldum,sarardım geldim

Yandım, söndüm, kül oldum geldim

Ellerinle ellerime su dökebilir misin?

Yüzüme vurdu rüzgar yağmuru,daha çok dedim

Yağmur çarptı kendini bana, "bu yetmez" dedim

Kırılmış kanatlarıma birkez dokunabilir misin?

Taştım,dağdım,kum oldum geldim

Camdım,kayaydım, tuz buz oldum geldim.

Beni tanrı'ya tekrar inandırabilir misin?

Bin kere öldüysem, bin kere dirildim geldim

Canımdan can,kan verdim ama adını yaşattım geldim

Yedi kat yerin dibinden beni duyabilir misin?

Kimse inanmadı sana,bir ben taptım geldim

Dönecek yerim kalmadı, herşeyi mahvettim geldim

Şimdi beni biraz sever misin?

Ben geldim!'

cem adrian~ben geldim..



uyandımm!


Bu sabah uyandım,uzun zamandır güneşi görmediğimi fark ettim..Ne kadar çok zaman geçmiş pencereyi açmayalı,yatağımı toplamayalı,aynaya bakmayalı..Önceki ve hatta bir önceki geceden kalmışken,toparlayamazken artık tarihi,saati,ışığı..Pekte alışık olmadığım bir melodiyle uyandım,günler sonra ilk defa uyandığımı hissederek..Bilemiyorum belki hep çalıyordu o müzik,belki perdelerim hep güzeldi,belki saçlarım ve gözlerim gerçekten yaşamak istiyordu ama göremiyordum..VeVe evet bu sabah fark ettim pencereyi uzun zamandır açmadığımı,açtığımda ise şükrettim birilerine,bir şeylere..Sanki çok zamanım varmış gibi hayata küsüp,beklerkenHerkese ve her şeye lanet etme kolaylığını seçmişken şükrettim hala her şeyin beni bekliyor olmasına..Oradalardı işte,bakkal amca,simitçi çocuk,penceremi sürekli dikizleyen karşı komşu..Ben onlara ve kendime küsmüşken onlar bana küsmemişler,beni beklemişlerBen inanmazken bir daha ciğerlerimi patlatacak kadar derin nefes alamayacağıma onlar inanmışlar yeniden gülümseyebileceğime..Ne kadar şanslıymışım..Hayat beni beklemiş,gitmemiş bir yerlere..Pencereden ayrılıp odama baktım,uzun zamandır bu anı bekliyormuşumSeni ve senli her şeyi içimden atmaya çalışmakmış yanlış olan.Bitmiş ve dağılmış ilaç kutuları,damarlarımda dolaşan hastalık,sanki birileri ben acı çekeyim diye özellikle tam önüme bırakılan anılar..Hepsinin bir zamanı varmış meğer,bu hastalığı vücudumdan atacak tek şey onu her hücremde hissetmekmiş..Ve bitti işte..Ben şimdi tam bıraktığın yerde her zamankinden daha dik oturuyorum,ve acımı seviyorum..Kendi kendimi değersiz görmüyorum artık..Bu kez ağlamıyorum,bu kez gerçekten gidiyorum..Bu yeniden doğma merasimim ne kadar sürecek bilemiyorum ama emin olduğum tek bir şey var yazdıklarım içerisinde en ışık dolu saçmalık bu..Bundan sonrakiler yine tuhaf bir terk edilmişliğin havasını verecek belki,Belki yine bir çok kişi terk edecek beni,biziAma bu kez farklı olacak,bu kez ben terk etmeyeceğim kendimiHerkes gitse de ben bu kötülüğü bir daha yapmayacağım kendime..Gülümsüyorum şimdi..Biliyorum çünkü toplayabiliyorum,dokunabiliyorum artık senin olan her şeye..Bu sabah uyandım,günaydın diyebilecek gücü bulabiliyorum kendime..Çünkü eminim;Eminim ki herkese ve her şeye inat dualarım artık daha içten olacak,sabahları uyanabilmenin verdiği huzurla pencereyi açıp güneşe bana bir şans daha verdiği için şükrederken orada olacak beni beklemiş olan herkes..Minnettarım birilerine bunları görebildiğim için,her gün önümden geçen o kurtuluş ışığını bu sabah yakalayabildiğim için..Minnettarım..hayata,o tuhaf şarkıya,güneşe ve beni ben yapan her şeye..
‘Çocuk,
Her vedanın ardında bir bekleyeni vardır kimsenin bilmediği
Ve her gözyaşının altında bir dua kimsenin duymadığı
Çevir gökyüzüne başını.
Bakma arkana!
Daha sert basa basa, daha güçlü!
Anlat bu kara şehrin yollarına ak adımlarınla!
Gitmek yenilmek değil kazanmak da!
Gitmek gitmektir işte.
Hepsi bu…’

git artık ya!


delircem yok..
yok bugün kesin delircem..

belkide delirdim de şimdi farkında varıp artık deliye vurcam oohhh..

ne güzel bi şarkı bu yaa,şuan ağlamaktan ekrana bakamayan gözlerimi az da olsa açık tutmaya ve bunları yazmaya cesaret veren şarkı..

tarzım değil aslında falan zırvalıkları vardır bide,pehh..

anlatıyo işte..

'geçimsizim bugünlerde,kimsesizim bu yerlerde,değersizim bu ellerde,çaresizim doğduğum yerde..'

olmayan bişeyi hala neden görmeye devam ediyorum anlamıyorum..

insana en çok koyan,kendi zihninin yaptığı oyunlar sanırım..

çıldırcam,bağırıyorum,parçalıyorum,yır-tı-lı-yo-rum!

ama yok
hala o arsız silüet karşımda işte..


bu öyle bişey ki bi yerden sonra insan kimle ne konuşacağını şaşırıyo

lan konuşuyorum ama yanımdan geçenler kendi kendime konuştugumumu sanıyo acaba falan oluyosun..

kimlik miydi neydi filmin adı

ordaki bi diyalog işte hayatımın özeti

'bugün merdivenlerden çıkıyordum,orda olmayan bi adam gördüm.

sonra ertesi gün yine gördüm

ertesi gün gelmemişti

keşke gitse..'

ooff aklıma mukayyeettt oluunnnn..

yeter!




benn!




Yok artık..
Gecenin sabaha döndüğü bu saçma saatte,şimdilerde iyi oldugunu sadece umabildiğim bi adamın şarkısını dinleyip,muzlu pasta yapıyorum..
Depresyonunmu,şizofrenliğinmi yoksa sadece manyaklığın mı belirtisidir bilemiyorum şuan..
'ben sadece' diyor adam,yalvaran bi ses tonuyla..'ben sadece ben olmak istiyorum..'
Evet,düşünüyorum zor da olsa kıyıda köşede kalmış bi kaç hücremle..
ben ne istiyorum acaba?
aslında evet,bende sadece 'ben' olmak istiyorum..
Herneyse o 'ben' olmak,ölçütü yada fiyatı nedir bilemiyorum ama ben de 'SADECE BEN' olmak istiyorum..
Herşeye rağmen,bütün dayatmalara rağmen ben olmak..
(ara not:Blogumu takip eden birilerinin olmaması şuan çok sevindirdi beni..)
Bi kaç gündür aklımda hep aynı şeyler var..
Bişeyleri başarmak,bir yerlere başın dik gelebilmek falan filan..
Klişe istekler işte,kaybolmuşluğuma bi kılıf sadece yaa hayır istediğim bu değildi diyip;suçu 3.şahıslara yüklemek..
Çok şeymi istiyorum be insanlar?..
Yapılmış yada yapılmaya çalışan tüm devrimlere saygı duyarak,
şarkıda geçtiği gibi tekil bir hayatın devrim yapmasını umuyorum/özlüyorum/istiyorum..
Savaşmadan,kırmadan,kırılmadan fazlaca kanatmadan kendimi..
Yok yok yazıma baştan sona baktımda şimdi,yok olmamış şarkı kadar afilli..
Muzlu pasta'nın başarılması lazım şuanda(artık ne demekse başarılmak),
krema çoktan soğudu beni bekliyo..
En mantıklısı bi türlü pratiğe geçemeyen devrimimi bana bunu en çok hissettiren ve bu saçmalıkları yazdıran şarkının sözleriyle bitirmek..Ona hediye etmek..

baba ben yıkıcıyım ama,
ama kendini bilmez değilim..
yaşamak istiyorum sadece,kendi savaşları uğrunda..
ben sadece,ben sadece,ben sadece!
ben olmak istiyorum..
ışık hızıyla geçen zamanı,yaşamak belki de çok zor..
korkuyorum ben geçmişten,korkuyorum gelecekten..
ben sadece,ben sadece,ben sadece!
ben olmak istiyorum..

duru







Kandırdım seni!
Kandırdım..üzülme diye..
Başkaları gibi olmayı dileme,hala kendin ol,hala duru ol diye..
Kandırdım..
Sırf üzülme diye..
Sırf deneme diye..
Ölme diye..
Kandırdım..
Şairin dediği gibi,karışma toplumsal gerçekliklere diye,hüznün gölgen olmasın diye..
Aynalarda benim kaybettiğim saflığı sende yitirme diye..
Kandırdım..
Korktum..sevdim..
Sevdikçe daha çok korktum..
Ağlayan biz değildik o kuytu köşede..
Ölen ben değildim,bir gece yarısı onsekiz dakikada..
Benim gözlerimdeki mutluluk biterken,seninki yaşasın ki bende ısınayım diye kandırdım..
Hayattan yoksun adamlara,kendinden bir parça katma diye kandırdım..
Umutsuz bir çabaydı..
Bir yol varsa eğer,ışığa yada karanlığa..
Sonu ne olursa olsun yürünmelidir..
Unuttum,aynı acıyı çekme diye Gitme! Dedim..
Çaldım duygunu, Unut! Dedim..
Tekrar sen ol diye,bu dehlize düşme diye kandırdım..
Bir anne nasıl koruyamazsa yavrusunu,bir aşkta öyle aklayamıyor kendisini..
Şimdi içimde çırpınan iki umutsuz kalp var..
Kendi acım,sonuna kadar benim olan düşüş..
Bir de
Bir de senin mutsuzluğun..
Sorumluyum..sorunlu olduğum kadar sana..
Bu gece,bu soğuk köşede
Vazgeçtim büyük olmaktan..
Düşüşüne seyirci kalmayı yeğliyorum artık..
Artık çok uzaklarda,bizim cesaret edemediğimizi çoktan gerçekleştirmiş bir adamın sözleri gibi..
‘Sönüp gitmektense,yanmak daha iyidir!’
Yanmanı bekliyorum duru..
Küllerinden yeniden yaratmak için seni..
Artık kandırmak yok..
Yan duru,sönme yan..
Yan ki kurtulalım bu kapanmayan yaradan..
Yan duru,düş..
Düş ki rüzgarımız fırtınaya dönsün,silsin içimizi..

dua..


Fırtına var bugece..

Ağaçları,lambaları sallayan,yoksunluğunu iliklerime kadar hissettiren bir fırtına..

Her şey öylesine çabuk geçti ki,'kısa bir filmdi işte' bile diyemiyorum..

Söylenecek tüm kelimeler birbirine çarpıp paramparça oluyor bu gece,

Çok uzaklarda bir şehirde..

İçimdeki her savaşı kötümser yanımın kazanması ne acı..

Hep iyinin yanında olan tarafıma acınması

İnsanın kendi kendine acıması..

Her 'belki' ye mağlup başlaması..

Anlamsız bakışlarını olduğundan çok daha mükemmel bir yere taşıması,

Senin bile bilmediğin ufukları açması,

Beyhude bir çaba,boşuna bi çırpınış..

Seni sana methetmenin dayanılmaz yorgunluğu..

ne acı..

Garip bir filmden kısa bir sahne hatırlıyorum şimdi.

Tek duasıydı oradaki adamın;'Tanrım,bana değiştirebileceğim şeyler için güç,değiştiremeyeceğim şeyler için sabır ve her ikisini ayırtedebilmek için erdem ver.'

Bu aralar dudaklarımdan dökülen sözcükler buna benziyor.

'Tanrım,bana gerçek yüzleri görebilmek için umut,sahte aşklara düşmemek için akıl ve gerçekleri,değerleri seçebilmeye cesaret edebilmek için sızlamayan bir kalp ver.'

İçimden,gökyüzüne gözyaşlarımla akan cümleler bunlar..

Belkide son duam..

Bir seri katilin yalvarışlarıyla,Harabe bir duvarın son dayanağının aynı cümleler olması her zamankinden daha kötü bir şaka olsada,

Son duam..